• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
    • Görsel Destekli Tarih Videoları Sesli Tarih Menüsünde
    • Özgün Tarih Materyalleri
    • Tarihi Fıkralar
    • Tarih Yazılısından İnciler
    • Tübitak Tarih Proje Örnekleri
    • Sınavlar Bölümünde Bilgilerinizi Test Edebilirsiniz
    • Peygamberimizin Hayatı ve Örnek Ahlakı
    • KPSS Sunuları Yenileniyor
    • Bulmacalarla Tarih Öğreniyorum
    • Tarih Sunuları için tıklayınız.
    • En güncel tarih sunuları burada.
ALEMDAR MUSTAFA PAŞA’NIN ÖLÜMÜ

ALEMDAR MUSTAFA PAŞA’NIN ÖLÜMÜ

II. Sultan Mahmud tahta çıkınca sadrâzam olan Alemdar Mustafa Paşa, yenilik hareketine taraftar bir asker görünmesine rağmen III. Selim’in başlattığı reformları başarıya ulaştıracak bir adam değildi. Devletin merkezî idaresi hakkında bir şey bilmiyordu. İstanbul’a yerleşen gönüllüleri de, Yeniçeriler derecesinde zorbalığa başlamışlardı. Genç .padişah, bütün bunları önleyecek nüfuzu elde edememişti. Kapıkulu ocakları, başta yeniçeriler olmak üzere, Alemdar’ı yok etmek ve padişahı sindirmek için fırsat kolluyorlardı. II. Mahmud da diktatörlüğe heveslenen Alemdar’dan memnun değildi. Diğer taraftan eski hükümdar IV. Mustafa’nın taraftarları, onu yeniden tahta geçirmek için, kesif bir çalışmaya girişmişlerdi. Bizzat IV. Mustafa, bu hareketin içindeydi. II. Mahmud, olayları dikkatle izliyor, yanlış ve acele bir adım atmamaya çalışıyordu. Alemdar Mustafa Paşa, kendisi de aynı ocaktan yetişmesine rağmen Yeniçerilere önem vermiyor: “manav ve leblebici gürûhu” diyordu.

14 Kasımı 15 Kasıma bağlayan gece Alemdar, Şeyhulislâm’ı ziyaret etmiş, Bâb-ı Âlî’deki sarayyına dönüyordu. Yeniçeriler, darbeyi o gece indirmek için anlaşmışlardı. Yeniçeri ağası Mustafa Ağa bunu öğrenip engel olmak istedi. Fakat derhal parçalandı.’ Kendilerine katılan başıboş kimselerle büsbütün kalabalıklaşan Yeniçeriler, Alemdar’ı, sarayında kuşattılar. Kadı Abdurrahman Paşa padişahı savunmak için, Segbân-ı Cedîd askeriyle, Topkapı Sarayı’nın kapılarını tuttu. Fakat hiç hoşlanmadığı Alemdar’ın yardımına gitmedi. Gafil Sadrâzam ise kurtarmağa gelecek kuvvetleri bekliyor ve çevresindeki bir avuç adamıyla Yeniçerilerde kıyasıya dövüşüyordu.

Alemdar, bulunduğu yerin damının delinmekte olduğunu görünce, getirttiği bir barut fıçısına tabancasıyla ateş etti. Dehşetli bir patlama oldu. Damdaki 500’den fazla Yeniçeri, havaya uçarak öldü. Alemdar da, kendisini terk etmek istemeyen birkaç yakınıyla şehit düştü.

Alemdar’ın ölmesi üzerine zorbalar, azgınlıklarını arttırdılar. Sadâret kethudâsı yani iç işleri bakanı Mustafa Refik Efendi’yi parçaladılar. Defterdar yani maliye bakanı Tahsin Efendi ile Umûr-ı Cihâdîye nâzırı yani savunma bakanı Behiç Efendi, canlarını zor kurtarabilip İstanbul’dan kaçtılar. “Rusçuk Yârânı” denen ve III. Selim’in Nizâm-ı Cedîd düzenini devam ettirmek isteyen yenilik taraftan bu gençler dağılınca, gericilik hortladı. Devletin hayatının söz konusu olan ıslahat, 18 yıl için gecikmiş oldu. Napoleon devrinin ve Fransız İhtilâli savaşlarının son bulduğu, Viyana Kongresi ile yeni bir düzenin kurulduğu bu yıllarda Avrupa, buharın sanayie tatbiki ile, Osmanlı devletiyle arasındaki mesafeyi, bir daha kapatılmamasına imkân olmayacak derecede açtı.

Bu sırada IV. Mustafa idam edilmiş, ortada Osmanoğullarından tek erkek olarak, tahttaki genç hükümdar, II. Sultan Mahmud kalmıştı. Buna rağmen ihtilalciler, padişahı öldürmek amacıyla saraya hücum ettiler.

II. Mahmud’un 6 yaş büyük ablası, Kapdân-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’dan dul kalan Esma Sultan’ı tahta geçireceklerini söylüyorlardı. Kadı Abdurrahman Paşa, 4.000 Segbân-ı Cedîd askeriyle, Topkapı Sarayı’nı savunuyordu. İki taraftan yüzlerce kişi ölmesine rağmen, asîler, sarayı ele geçiremediler. Bozulan ihtilâlciler, moderm Segbân-ı Cedîd kuvvetleri tarafından takip edildi. 3.000’den fazla Yeniçeri ve serseri öldürüldü. Donanmay-ı Hümâyûn’un, Yeniçeri komutanlığının bulunduğu Ağa Sarayı’nı bombardımanında bazı evler de zarar gördü. Kendi gemilerinin ateşiyle karşılanan ve bütün tarihleri boyunca böyle bir şey görmeyen İstanbullular, sokaklara yığıldı, II. Mahmud’u alt edemeyeceklerini anlayan âsiler, ulemânın aracılığını istediler. Bu aracılıkla ateş kesildi ve korkunç iç savaş sona erdi.

Ne gericiler padişahı yenebilmişler, ne de padişah onları temizleyebilmişti. Bundan sonra, 18 yıla yakın bir müddet, iki taraf, kıl kadar ince bir dengeyle hayatlarım devam ettirebildiler. Bu dengenin korunması, Sultan Mahmud Han’ın en önemli meselesi haline geldi. Büyük bir sabırla, harekete geçeceği ânı beklemeye başladı. Âsiler, Tophâne’yi ele geçirmiş, Levend ve Selimiye kışlalarını yakmış, halkın evlerine tecavüz etmişlerdi. II. Mahmud, Kadı Abdurrahman ve Rusçuk Yâranı’ndan Râmiz Paşalar’ı, gizlice Saraydan Rumeli’ne kaçırarak hayatlarını kurtardı. 18 Kasımda, Segbân-ı Cedîd’i ilga ettiğini de bildirmeye mecbur oldu. Bunun üzerine ihtilâlciler, zaten ortada tahta geçirecekleri bir şehzade olmadığı için, II. Mahmud’un hükümdarlığına razı oldular. Segbân-ı Cedîd askeri, şuraya buraya dağıldı. Yüzlercesi, Yeniçerilerin eline geçerek öldürüldü. Osmanlı tarihi, 18 yıl için karanlık bir gericilik devresine girdi.

 

Kaynak: Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, MEB, İstanbul, 1989. S.232-237

 Yazının pdfsi için tıklayınız.

  
2758 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi51
Bugün Toplam668
Toplam Ziyaret1118910
Saat