ŞEHZADE MEHMED’İN SÜNNET DÜĞÜNÜ ŞEHZADE MEHMED’İN SÜNNET DÜĞÜNÜ
Osmanlı tarihinin en muhteşem düğünlerinden, biri, III. Sultan Murad Han’ın büyük oğlu Veliahd -Şehzade Mehmed’in sünnet düğünüdür. Tören, İstanbul’un Fethi’nin 129. yıldönümü olan 29 Mayıs; günü başladı ve 56 gün sürerek 24 temmuzda bitti.. Bu sırada Şehzade Mehmed, 16 yaşını 3 gün geçmesine rağmen henüz sünnet olmamıştı. Operasyonu, 4. Vezir Cerrah Mehmed Paşa yaptı. Bugün, de İstanbul’un bir semtine adını veren Cerrah Paşa, bu hizmetinden dolayı padişahtan 10.000 duka yani bugünkü rayiçle aşağı yukarı 5 milyon TL, ayrıca 30 top kumaş, som altından leğen ve ibrikle değerli hil’atler aldı. İstanbul’da bulunan bütün büyükelçiler, elçiler, siyasî temsilciler, Türkistan Hakanı ile Fas Sultanı’nın olağanüstü elçileri, düğüne katıldı. Düğüne, bütün devlet adamları, memurlar, halk, İstanbul’da bulunan herkes davetliydi. Bu iş için, o zaman “Atmeydanı” denen şimdiki Sultanahmed Meydanı ayrıldı. Daha Sultan Ahmed Camii olmadığı için, o zamanki meydan, bugünkünden genişti. Sonradan sadrâzam ve dâmâd olan Rumeli beylerbeyisi İbrahim Paşa, “düğüncübaşı” sanıyla tören ve eğlencelerin düzenlenmesi görevini aldı. Sokollu Mehmed Paşa’nın damadı olan Anadolu beylerbeyisi Câfer Paşa, “şerbetçibaşı” yapıldı. Yapılacak yapılarla Kapdân-ı Derya Kılıç Ali Paşa uğraşıyordu. Sonradan sadrâzam olan Yeniçeri ağası Ferhad Paşa da şehirde bir düzensizlik olmamasına dikkat ediyordu. Düğünü, Topkapı Sarayından, Atmeydanı’nın kenarında bulunan Makbûl İbrahim Paşa Sarayı’na gelerek bizzat III. Sultan Murad açtı. Hemen arkasından, Veliaht-Şehzade Mehmed geliyordu. Altın iplikle işlenmiş ipekli bir elbise giymişti. Kavuğundaki sorguçta iki siyah tüy, sağ kulağında, son derece değerli bir yakut küpe, sağ elinde çok iri bir zümrüt yüzük vardı. Kılıcının kabzasına, en değerli taşlar kakılmıştı. Veliahd’ın, babasının elini öpmesi üzerine mehter takımı çalmaya başladı. Artık 56 gün boyunca Atmeydanı’ndan mehter, ince saz, köçekçe takımı gibi musiki topluluklarının sesi kesilmedi. Gerçek büyüklükleriyle şekerden 9 fil, 17 arslan, 19 pars, 22 at, 21 deve, 4 zürafe, 9 denizkızı, 8 ördek, 11 leylek, 25 şahin, 8 turna yapılmıştı. Bunların hepsi halka dağıtıldı. Sıra, vezirlerin, düğün hediyelerini sunmalarına geldi. Sadrâzam Koca Sinan Paşa, 40.000 duka yani 20 milyon TL. değerinde atlar mücevherli at takımları, 2. Vezir Siyâvuş Paşa, 20.000 duka değerinde at ve kumaş, 3. Vezir Mesih Paşa, 30.000 duka değerinde 4 at ve 150 takım elbise, 4. Vezir Cerrah Mehmed Paşa, 15.000 duka değerinde atlar, köleler, cariyeler, kumaşlar ve gümüş eşya, Kâhyabey yani içişleri bakanı Osman Ağa 10.000 duka değerinde gümüş yemek takımları ile Çerkeş ve Gürcü köleler sundular. Yalnız bu hediyelerin toplamı 115.000 duka yani şimdiki satın alma gücüyle aşağı yukarı 67,5 milyon TL. idi. Diğer devlet adamları, zengin tacirler ve armatörler de hediyeler vermişlerdi.
Düğün devam ettiği müddetçe her gece 1.000 ekmek, 1.000 tepsi pilav, 20 sığır ve bu ölçüde diğer yiyecek ikram edildi. Sığırlar, boynuzları dahil, bütün olarak kızartılıp dağıtılıyordu. Türklerden sonra, yabancılar da hediyelerini sundular. Almanya, Fransa, Polonya, Venedik, Türkistan ve İran büyükelçilerinin hediyeleri dikkati çekiyordu. Fakat Fas olağanüstü büyükelçisininkiler, hepsini gölgede bıraktı. Fas Sultanı’nın gönderdiği hediyelerin başında altın tellerle işlenmiş 2 halı, incilerle işlenmiş, bir mücevher kutusu, 4 ipek seccade, emsalsiz bir pırlanta ile süslü bir sorguç, baştanbaşa mücevher kakılmış at takınılan, top top kumaşlar geliyordu. Bu hediyelerden başka, Fas’ın yıllık vergisi 40.000 duka da Hazine’ye teslim edildi. Almanya İmparatorumun gönderdiği hediyelerin değeri 40.000 duka, Venedik Doçu’nunkiler 8.000 duka tutuyordu. Geceleri atılan fişekler, şehri gündüze çeviriyordu. Türk deniz kuvvetlerinin hazırladığı bu fişekler atıldıktan sonra, yüzlerce metre yükseklikte rengârenk dağlar, kaleler, gemiler, filler ve buna benzer şeyler vücuda geliyordu ki, XVI. yüzyıl Türk teknik ve sanatının derecesini göstermek bakımından ilgi çekicidir. Sokollu Mehmed Paşa’dan dul kalan padişahın kızkardeşi İsmihan Sultanın 900 kölesi, çeşitli danslar yapıyor ve mitoloji konularını işleyen oyunlar oynuyorlardı. 16-17 Haziran gecesi atılan çok büyük bir fişek, bütün İstanbulluları hayran bıraktı. Gökyüzü, tabiî renkleriyle ve çeşitli ağaçlarıyla tam bir orman manzarasına büründü. 7 Temmuzda, Veliaht-Şehzade sünnet edildi. 22 Temmuzda III. Sultan Murad, oğluyla beraber Topkapı Sarayı’na döndü. İki gün sonra da düğün bitti. Belki daha devam edecekti. Fakat 2 gün önce doğan bir şehzadenin ölümü üzerine padişah, düğüne son verilmesini emretti. Veliaht-Şehzade Mehmed, sünnetinden 1 yıl, 5 ay, 11 gün sonra, 17 Aralık 1583’te “Saruhan tahtı’nda oturmak üzere sancağa çıktı”. Yani Manisa valiliğine atandı. 17 yaşını 6 ay ve 23 gün geçmişti. Daha önceki şehzadelere göre biraz geç sancağa çıkan Veliahd’e 2.000 atlı ve yaya asker, 1.500 kişilik maiyeti, bu arada hocaları, lalaları, yâverleri, mabeyncileri, müşavirleri ve cariyeleri eşlik ediyordu. Kapdân-ı Deryâ Kılıç Ali Paşa’nın bastardasına binen Veliahd’i, Sadrâzam, vezirler, ulemâ ve ileri gelenler, törenle uğurladılar. Padişahın hocası Sâdeddin Efendi, Veliahd’e, nasıl davranması icab edeceği üzerinde öğüt verdi ve dua etti. Şehzade Mehmed, on bir yıl sonra, babasının ölümü üzerine Manisa’dan döndü ve “III. Mehmed” sanıyla Osmanoğulları tahtına oturdu.
Kaynak: Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, MEB, İstanbul, 1989. S.314-317 |
5663 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |