WILHELM CONRAD RÖNTGEN (1845-1923) WILHELM CONRAD RÖNTGEN (1845-1923)
Wilhelm Conrad Röntgen; X ışınlarım bulan kişi, 1845 yılında Almanya'nın Lennep kasabasında doğdu. Doktorasını Zürih üniversitesinde 1869 yılında tamamladı. Ardından gelen on dokuz yılda Röntgen birçok üniversitede çalıştı, kusursuz bir bilim adamı olarak yavaş yavaş ün kazandı. 1888'de, fizik profesörü unvanım aldı ve Würzburg üniversitesi fizik enstitüsü direktörlüğüne atandı. Röntgen kendisine ün kazandıran buluşunu bu üniversitede, 1895 yılında gerçekleştirdi. Röntgen 8 Kasım 1895'te katot ışınlarıyla bir takım deneyler yapıyordu. Katot ışınlan bir elektron selinden oluşur. Bu akış, içindeki hava neredeyse tamamen boşaltılmış iki ucu kapalı bir cam tüpün uçlarına yüksek voltaj uygulayarak sağlanır. Katot ışınlan kendi başlarına delici bir özellik taşımazlar ve birkaç santimetrelik bir hava tabakası tarafından rahatlıkla durdurulurlar. Deney sırasında Röntgen; elindeki katot işim tüpünü, elektrik akımı verildiğinde bile tüpten ışığın sızmamasını sağlayacak şekilde, kaim bir siyah kağıtla kaplamıştı. Ancak, tüpe akım verdiğinde yanındaki bir sandalyenin üzerinde duran florasan* bir perdenin içinde ışık varmış gibi parlamaya başladığını gördü. Tüpe verdiği elektrik akımım kesti ve florasan bir madde olan baryum platinosiyanür ile kaplı perdenin parlaması da kesildi. Katod ışını tüpü hiç ışık sızdırmayacak şekilde kaplanmış olduğundan; Röntgen hemen, elektrik akımı verildiğinde tüpten gözle görülemeyen bir ışıma yayılıyor olması gerektiğini düşündü. Gizemli bir kaynaktan gelen bu görünmez ışımayı, matematikte bilinmeyen niceliklerin simgesi olan X harfini kullanarak "X ışınları" diye adlandırdı. Şans eseri yaptığı buluştan büyük heyecan duyan Röntgen elindeki araştırmayı bir yana bırakarak kendisini X ışınlarının özelliklerini incelemeye verdi. Birkaç haftalık yoğun bir çalışmadan sonra şu olguları ortaya koydu: 1) X ışınları baryum platinosiyanürden başka kimyasal maddelerin de ışımasına yol açarlar. 2) X ışınları normal ışığı geçirmeyen pek çok ortamdan geçebilirler. Röntgen özellikle, X ışınlarının bedenin kaslardan oluşan bölümünden geçip kemiklere rastlayınca durduklarına dikkat etti. Elini katot ışını tüpü ile florasan perde arasına yerleştirerek elindeki kemiklerin gölgesini perde üzerinde görebiliyordu. 3) X ışınları düz bir yol izliyor ve elektrik yüklü taneciklerin aksine, manyetik alan etkisiyle sapma göstermiyorlardı. Aralık 1895'te Röntgen X ışınlarıyla ilgili ilk tebliğini yazdı. Bu tebliğ derhal büyük bir ilgi ve heyecan uyandırdı. Birkaç ay içinde yüzlerce bilim adamı X ışınlarını incelemeye başlamıştı ve bir yıl içinde de konuyla ilgili bine yakın tebliğ yayınlanmıştı! Bilim adamları arasında, araştırmalarında doğrudan Röntgen'in buluşundan esinlenen bir tanesi Antoine Henri Becquerel'di. Becquerel X ışınları inceleme niyetiyle yola çıkmış olduğu yolu, daha da önemli bir kavramla; radyoaktiviteyle tamamladı. Yüksek enerjiye sahip elektronlar bir cisme çarptıklarında genellikle X ışınlan açığa çıkar. Bu ışınlar elektronlardan değil de elektromanyetik dalgalardan oluşur. Dolayısıyla, temelde gözle görünür ışımaya (yani ışık dalgalanma) benzerler, ama X ışınlarının dalga boylan çok daha kısadır. X ışınlarının en bilinen uygulamaları hiç şüphesiz, tıp ve diş hekimliğinde tanı koymak amacıyla kullanılmalarıdır. Bir diğer uygulama alam da habis tümörleri yok etmek ya da büyümelerini durdurmak için yapılan ışın tedavisidir. X ışınlan endüstride de birçok uygulama alanlarına sahiptir. Örneğin bazı malzemelerin kalınlık ölçümlerinde veya gizli kusur ya da çatlakların belirlenmesinde kullanılabilirler. X ışınlarından bilimsel araştırmaların biyolojiden astronomiye kadar birçok alanında da yararlanılır. Bilim adamlarına özellikle atom ve moleküllerin yapılarına ilişkin bol bol bilgi sağlamışlardır. Röntgen X ışınlarının keşfiyle ilgili tüm övgüleri tek başına hak etmektedir. Tek başına çalıştı, hiç beklenmeyen bir buluş yaptı ve bu buluşla ilgili çalışmaları sonuna kadar muhteşem bir şekilde götürdü. Dahası, buluşu Becquerel’i ve diğer bilim adamlarını önemli ölçüde yüreklendirdi. Yine de Röntgen'in önemi olduğundan fazla büyütülmemelidir. X ışınlarının uygulamalarının önemi şüphe götürmez ancak, teknolojiyi Faraday'ın elektromanyetik endüksiyonu keşfi kadar kökten değiştirdiği söylenemez. X ışınlarının bilim kuramları içinde gerçek anlamda belli başlı öneme sahip keşiflerden biri olduğu da söylenemez. Dalga boyları gözle algılanabilen ışınlardan daha kısa olan mor ötesi ışınlar neredeyse bir yüzyıldır bilinmekteydi. Dolayısıyla mor ötesi ışınlarla dalga boylarının daha da kısa olması dışında benzerlik taşıyan X ışınlarının varlığı, klasik fizik çerçevesine gayet güzel oturmaktadır. Her şeye karşın, Röntgen'i buluşları daha fazla önem taşıyan Rutherford'dan çok daha alt sıralarda değerlendirmenin akla yakın olduğunu düşünüyorum. Röntgen'in çocuğu yoktu; karısıyla birlikte bir kız çocuğunu evlat edinmişlerdi. 1901 yılında fizik alanında o yıl ilk kez verilen Nobel ödülünü aldı. 1923'te Almanya'da, Münih'te öldü. * İçinden geçen elektrik akımını mor ötesi ışımaya dönüştüren ve gözle algılanabilir ışık olarak geri veren fosfor esaslı madde. Kaynak: Michael H. Hart, Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100, Neden Kitap Yayıncılık, İstanbul, 2008, s.335-337. |
750 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |